Ana sayfa/Sanal Sergi/Anacamptis sancta (L.) R.M.Bateman, Pridgeon & M.W.Chase
Anacamptis sancta (L.) R.M.Bateman, Pridgeon & M.W.Chase

Anacamptis sancta (L.) R.M.Bateman, Pridgeon & M.W.Chase

Pürensalebi

Yerel Adı

Yoğurtçuk

Eser tekniği

Kâğıt üzeri karakalem ve suluboya

Boyutları (boy x en cm):

63,5 x 36,5 cm

Kısımlar ve ölçek bilgileri

[A] Genel görünüş (suluboya) (x3) [B] Yumrulu genel görünüş (x2,5) [C] Genel görünüş (karakalem) (x1) [D1] Çiçeğin önden görünüşü (x8) [D2] Çiçeğin yandan görünüşü (x6)

ASBA

Püren salebi (Anacamptis sancta) hem zarif görünümü hem de geleneksel kullanımıyla Anadolu’nun biyokültürel mirasının nadide bir temsilcisidir. Yumrularından elde edilen salep tozu, sütle hazırlanan şifalı içeceklerde ve doğal kıvam verici olarak dondurma yapımında kullanılagelmiştir. Fakat bu kültürel kullanım, zamanla doğa için ciddi bir tehdit haline gelmiştir. Türkiye’de içecek ve gıda amaçlı aşırı yumru toplanması, püren salebi de dâhil olmak üzere birçok salep türünü tehlike altına sokmuştur. Her yıl binlerce bireyin doğadan sökülerek alınması, bu türlerin doğal yaşam döngüsünü kesintiye uğratmakta ve yok oluş riskini artırmaktadır. Günümüzde *CITES Sözleşmesi kapsamında uluslararası ticareti yasaklanmış, Türkiye’de ise yasal koruma altına alınmıştır.

Salep, Anadolu’nun hem biyolojik çeşitliliğini hem de kültürel zenginliğini yansıtan eşsiz bir bitki ürünüdür. Onu yaşatmak, sadece bir bitkiyi değil aynı zamanda bir kültürü, bir geleneği ve doğayla kurulan hassas ilişkiyi korumak anlamına gelir.

* CITES: CITES (Convention on International Trade in Endangered Species of Wild Fauna and Flora) yani Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme, 1973 yılında imzalanmış çok taraflı bir çevre sözleşmesidir. Amaç, yabani hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretinin bu türlerin hayatta kalma şansını tehdit etmeyecek şekilde düzenlenmesi ve denetlenmesidir. CITES kapsamında belirli türlerin ticareti tamamen yasaklanabilir ya da kota ve izin sistemlerine tâbi tutulabilir. Sözleşme, türleri tehdit düzeylerine göre Ek I, II ve III olmak üzere üç listeye ayırır. Türkiye, CITES’e 1996 yılında taraf olmuş ve bu kapsamda birçok bitki ve hayvan türünün korunmasını yasal olarak güvence altına almıştır.

Ressamın Anlatımıyla

Ayşe Oran: “Kuşaklar boyu tarımla iç içe büyüyen bir ailenin çocuğuyum. Genlerimde, belki de bir çılgınlık derecesinde bitki sevgisi vardı. Bir gün oğlum bana, ‘Salep yetiştirelim mi?’ diye sorduğunda hiç şaşırmadım. Hatta salep yumrularını alıp evde saksılara ekerek birlikte onların tek tek büyüyüşünü izledik. Bir gün, tarım belgeselleri izlerken Doç. Dr. Ünal Karık’ın salep yetiştiriciliği dersine rastladım ve bu bitkiyle ilgili araştırmam derinleşmeye başladı. Ayrıca bilimsel bitki ressamlığıyla ilgilenmemin de etkisiyle bu bitkiyi çizmeye karar verdim. Hemen Ünal Karık hocamdan yardım aldım. Hoca bana, püren salebinin çiçeklenmesinin Nisan-Mayıs aylarını bulacağını söyledi ve sabırsızca beklemeye başladım. Nurcihan Kahraman hocam ve BİRET ekibi, bitkiyi çiçeklenme döneminde bize ulaştırdılar. Oğlum İzmir’e gidip T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Sayın Ünal Karık’tan bu bitkiyi aldı. Elimde biri dağlardan gelen, diğeri özel yetiştirilmiş iki püren salebi vardı. Boyları farklıydı, doğal bitki 42 santimetre, özel yetiştirilmiş olanı ise 27 santimetre kadar. Bu iki bitkiyi mikroskop altında inceledikçe bilimsel çizimime başlamak için sabırsızlandım. Çizimimin gövde ve çiçekli kısmını üç kat büyütürken yumruları birebir ölçülerle kağıda yansıttım. Sonunda bu bitkinin salep üretimi için değerli bir tür olduğunu öğrendim. %15-20 oranında glucomannan içeriyor ve çoklu yumru yapabilmesi nedeniyle tarıma uygun nadir salep türleri arasında yer alıyor.

Fakat püren salebini doğada bulmak, vahşi toplama ve maden kazıları yüzünden gittikçe zorlaşıyor. Özellikle Batı Anadolu’nun en zengin dağlarından Beş Parmak Dağları’nda maden çalışmaları nedeniyle sadece püren salebi değil pek çok bitki türü tehdit altında. Bu bitkiyi çizerken amacım, doğanın katledilmesine sebep olanların belki de kaybolmuş insani değerlerini yeniden hatırlamalarına vesile olabilmekti.

Bir de isminin nereden geldiğini merak etmişsinizdir belki. Linnaeus, bu bitkiye ‘kutsal orkide’ adını vermiş çünkü Kudüs Dağları’nda yetişiyordu. Fakat onun düşündüğünün aksine püren salebi sadece kutsal topraklarla sınırlı kalmadı. Batı Akdeniz’deki birçok ülkeye yayıldı. Mikroskop altındaki görüntüsü ise bana hep o kutsallık hissini çağrıştırdı.”

Teşekkürler

Tüm süreçlerdeki desteği için hobi yetiştiricisi ve aroid koleksiyoneri oğlum Oğuz Oran’a; teknik rehberliği için Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi eğitmeni Sayın Nurcihan Kahraman’a ve salep türleriyle ilgili katkıları ile bitki temini desteği için Sayın Doç. Dr. Ünal Karık’a teşekkür ederim.

Floral decoration