Ana sayfa/Sanal Sergi/Rosa canina L.
Rosa canina L.

Rosa canina L.

Kuşburnu

Eser tekniği

Kâğıt üzeri suluboya

Boyutları (boy x en cm):

45 x 35 cm

Kısımlar ve ölçek bilgileri

[A] Genel görünüş (x1) [B] Meyve ve sapı (x1) [C] Çiçek durumu (x2)

Kuşburnu, Anadolu’da yaygın olarak “itburnu”, “gül burnu” ve “yaban gülü” gibi adlarla da bilinir. Doğal olarak kırlar, dağ yamaçları ve orman açıklıklarında yetişen bu dikenli çalı, halk belleğinde sağlıkla özdeşleşmiş, doğayla iç içe geçmiş bir simge hâline gelmiştir. En bilinen kullanımı, C vitamini bakımından oldukça zengin olan meyvelerinden hazırlanan kuşburnu çayıdır. Kurutulmuş meyveler, özellikle soğuk algınlığına karşı halk hekimliğinde sıkça kullanılır; kış hazırlıklarının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Kuşburnu marmelatı, pestili, reçeli ve şurubu, Anadolu mutfağının köklü geleneksel tatları arasında yer alır. Bazı yörelerde sirke yapımında da değerlendirilir. Kuşburnunun ekonomik ve kültürel değeri, Gümüşhane’de Rosa canina türünden üretilen kuşburnu nektarının, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaretle tescillenmesi ile resmiyet kazanmıştır. Bu tescil, kuşburnunun hem bölgesel kimliğini hem de geleneksel üretimdeki önemini ortaya koymaktadır. Anadolu’da bitkilerin gıda olarak farklı şekillerde kullanımı büyük çeşitlilik gösterir. Bazı bölgelerde kuşburnu meyveleri marmelat şeklinde hazırlandıktan sonra unla yoğrulur, güneşte kurutularak adına ‘kokoç’ denilen kışlık ürünler yapılır. Bayburt’un mahreç işaretli ‘tatlı çorba’ ya da ‘kokoç çorbası’ da kokoç’un yanı sıra incir, üzüm, kayısı, erik gibi çeşitli kuru meyvelerin yarma ile pişirilmesiyle ünlü bir özel gün yemeğidir.

Ressamın Anlatımıyla

Kseniia Krokhaleva: “Dikenli dalları ve narin kırmızı meyveleriyle kuşburnu ağacı, doğanın sessiz mucizelerinden biriydi. Sert topraklara ve zorlu hava koşullarına meydan okuyarak büyür, köklerini derinlere salardı. Ne görünüşündeki sadeliği ne de dikenli yapısı, onun içinde sakladığı şifayı gölgelerdi. Kuşburnu ağacı, bulunduğu her yerde çevresine hayat taşırdı. Dalları arasında kuşlar yuva yapar, rüzgarlarla sallanan yaprakları toprağı serinletirdi. Her sonbahar, dallarındaki parlak kırmızı meyveler olgunlaştığında, doğanın armağanı gibi yere düşerdi. Bu meyveler, yalnızca kuşlar ve diğer hayvanlar için değil, insanlar için de eşsiz bir hazineydi. Kuşburnu, yıllar boyunca şifa bulmak isteyenler için vazgeçilmez bir dost olmuştu. Çayı, soğuk günlerde bedeni ısıtır ve hastalıkları kovardı. Meyveleri, sabırla toplanıp özenle kurutulurdu. İnsanlar, dikenli dalların arasından bu küçük kırmızı meyveleri toplarken, kuşburnunun ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha anlardı. Ama kuşburnunun değeri yalnızca sağlıkla sınırlı değildi. Çocuklar, dalların altında oyunlar oynarken meyvelerle eğlenir, kuşburnu çekirdeklerini birbirine fırlatırdı. Sofralarda, meyvesinden yapılan reçel ve marmelatlar tatlı birer anıya dönüşürdü. Kuşburnu, yalnızca bedenleri değil, ruhları da doyururdu. Bu güçlü ağaç, toprağın sadık bir koruyucusuydu. Kökleri, erozyonu engeller; meyveleri, çevresindeki canlılara enerji verirdi. Doğa, kuşburnunun içinde dayanıklılığı, bolluğu ve paylaşmayı birleştirmişti. Bugün, dikenli bir kuşburnu ağacına yaklaştığınızda, onun yalnızca bir bitki olmadığını anlarsınız. Her dalında, doğanın iyileştirici gücü ve yaşamın döngüsü saklıdır. Kuşburnu, sadece bir ağaç değil; insanlara direnci, sabrı ve doğanın cömertliğini hatırlatan bir öğretmendir.”

Teşekkürler

Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi’ne; katkı ve destekleri için Dr. Öğr. Üyesi Murat Dinçer Çekin, Ziraat Yüksek Mühendisi Merve Zengin Tınmaz, Dr. Biyolog Tuğçe Ağba Sevencan, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Mehmet Şirin Yalvaç, Bahçe Ziraati Teknikeri Mehmet Ali Altıokka ve Organik Tarım Teknikeri Emrah Kurtoğlu’na teşekkür ederim.

Floral decoration